 |
Old Faithful Gayzeri |
Old Faithful gayzeri yeryüzünde patlama vakti en öngörülebilir gayzer. Ortalama 90 dakikada bir gerçekleşen patlamalar 30 ilâ 50 metre yükseliğe varabiliyor ve 5 dakika kadar sürebiliyor. Eğer ki gayzerin önünde ciddi bir kalabalık birikmişse bilin ki bir sonraki patlamanın vaktini gayzerin hemen karşısındaki danışma merkezinin kapısında bulunan tabeladan öğrenip gelmişler, boşuna beklemiyorlar yani. Önce sakin sakin pofurdayan gayzer birden aşka gelip metrelerce havaya sıcak su püskürttüğünde o anı fotoğraflamak için 30-40 saniye gibi bir süreniz var, sonra yeniden sakinleşme moduna giriyor hazret.
Genişliği 8000 kilometre kareden fazla olan Yellowstone Ulusal Parkı dünyadaki kaplıcaların üçte ikisine ev sahipliği yapıyor. Bu jeotermal kaynakların en kalabalık olduğu bölge ise Old Faithful'u da içinde barındıran
Yukarı Gayzer Havzası. Bu bölgede gayzerler, fumaroller ve kaplıcalar o kadar çok ve çeşitli ki adam akıllı gezmek için bir tam gün ayırmak gerekebilir. Ne yazık ki biz bu süreyi kısa tutmak zorundaydık. Ayağımızın altında kaynayan dünyaya hayran kalarak Old Faithful'daki kulübemizden öğlen çıkış yapıp Lake'e doğru yola koyulduk.
 |
Sana dün bir tepeden baktım aziz Old Faithful |
 |
Tepedeki yalnız gayzer - Solitary Geyser |
 |
Beach Spring |
 |
Yukarı Gayzer Havzası |
 |
Sponge Geyser |
 |
Orange Pool |
 |
Daisy Geyser |
 |
Baca gibi tüten Giant Geyser |
 |
Grotto Geyser |
 |
Morning Glory |
Lake bölgesine giderken yolda, Yellowstone'da artık aşina olduğumuz üzere sağlı sollu arabaların durmuş olmasından kesin görmeye değer bir hayvan vardır diye makineyi kapıp arabadan indiğimde dev boynuzlu bir elki (diğer adıyla vapiti) ağaçların arasına saklanmış kendi halinde oturur görmek, vahşi doğaya bu kadar yakın olmak tarifi imkansız bir hazdı.
 |
Kendi halimde takılıyom |
Lake'teki kulübemize giriş yapıp Sid'i bıraktıktan ve göl kenarındaki masalara kurulup sandviçlerimizi yedikten sonra Hayden Valley ve kanyon tarafını gezmeye karar verdik. Yellowstone'da vahşi yaşamın en güzel gözlemlenebildiği yer
Hayden Valley. Yol kenarlarına yapılan ceplerde sabah akşam dürbünüyle -kimisi teleskop mübarek- bekleşen insanlar görmek mümkün. Öyle ki kimisi sandalyesiyle, ocağıyla kamp kurmuş oluyor. Yanlarına gidip ne görüyorsunuz diye sorduklarımdan neredeyse belgesel tadında cevaplar aldım ve bir dürbünüm olmadığına çok pişman oldum.
Hayden Valley'den sonra parkın tam ortasında yer alan
Büyük Kanyon'a gittik. Nehirler, ovalar, vadiler, ormanlar, göller, vahşi hayvanlar, jeotermal özellikler ve şelalelerden sonra şimdi de bize dev bir kanyon sunuyordu Yellowstone. Manzaraya bakıp büyülenmemek elde değildi. İnsanoğlunu un ufak edercesine ihtişamıyla duruyordu karşımızda. Hele o çağıldayan şelale. Kanyondaki Aşağı Şelale (Lower Falls) 94 metre yüksekliği ile, kendisinden çok daha meşhur olan Niagara Şelalesi'nden neredeyse iki kat daha yüksek. Yellowstone tam bir Harikalar Diyarı.
 |
Yellowstone Gölü |
 |
Hayden Valley |
 |
Artist Point'ten Büyük Kanyon |
 |
Aşağı Şelale |
 |
Hayden Valley |
 |
Ufukta elkler |
 |
Güzellik |
Yellowstone'da beşinci günümüze girerken henüz ayı görememiş olmanın verdiği eziklik had safhadaydı. Resepsiyon görevlilerine, market çalışanlarına, dürbünlü doğaseverlere, önümüze kim gelirse danışıyorduk, nerede ayı görebiliriz diye. Sağda solda gördüğümüz ziyaretçi defterlerinde insanların ballandıra ballandıra yazdığı falanca yerde iki ayı bir geyiğe daldı, dört kurt bir ayıya saldırdı notlarını okudukça daha bir hırslanıyorduk. Tabi ki ayıyla burun buruna gelme gibi bir hayalimiz yoktu, uzaktan görelim yeterdi. Bu yüzden herkesin çok gitmediği, dolayısıyla vahşi yaşamın, özellikle kurtların ve boz ayıların, daha rahat takıldığı
Lamar Valley'e gittik beşinci gün.
 |
Lamar Valley'e giderken Calcite Springs Overlook |
8,5 millik Specimen Ridge patikasının başındaki piknik alanında sandviçlerimizi yiyip ayıların ilgisini çekmesin diye çöplerimizi itina ile yok ettikten sonra ayı zilimizi takıp yola çıktık. Bir süre patikada yapayalnız ilerlerken az ötemizde otlayan bighorn koyunlarını gördüğümüzde pek sevindik. Derken yavru koyunlarıyla bir aile geçti önümüzden. Sonra da bir pronghorn. Heidi olmak böyle bir şeydi. Şair burada bana sesleniyordu:
Heidi, Heidi / Deine Welt sind die Berge / Heidi, Heidi / Denn hier oben bist Du zu Haus' (Türkçesi: Heidi, Heidi / Senin dünyan dağlar / Heidi, Heidi / Çünkü burada yukarıda evindesin)
Hava giderek ısınmış, neredeyse bahardan yaza geçmiştik birkaç mil mesafede. Vadi manzarası şahaneydi. Patikanın ilerisinde minik kızlarıyla çekirdek bir aile ellerindeki kitaptan yollarını bulmaya çalışıyordu. Daha ötede bir grup genç türlü şebeklikler, şaklabanlıklar yaparak fotoğraf çekiyorlardı. Kendilerinden yolun henüz ortalarında olduğumuzu öğrendiğimiz aile geri dönmeye karar verirken biz gençlerin peşine takılmış gibi yapıp başladığımız işi bitirmek istedik. Etrafta onlardan ve bizden başka kimsecikler yoktu. Belki de bu yüzden gençler bizden tırsıp arayı açtılar ve bir süre sonra gözden kayboldular.
 |
Kahvaltı yaparken ziyaretimize gelen pronghorn cinsi geyik |
 |
Hazır mıyız? |
 |
Dişi bighornlar |
 |
Lamar Valley |
 |
Yavru pronghorn |
 |
Pronghorn |
 |
Boynuzumu kaybettim, hükümsüzdür |
 |
Bilge yolumuzu bulmaya çalışırken |
Specimen Ridge'te gösterdiğimiz üstün performanstan sonra baktık iyi gidiyoruz birkaç patika daha yürüyelim dedik. Zira ayı takibimiz devam ediyordu. Lamar River ve Slough Creek patikalarıyla tanışmamız da bu sayede oldu. Hakikaten Lamar Valley'de parkın geri kalan bölgelerindeki kalabalıktan eser yoktu. İstediğimiz gibi, özgürce ve kendi hızımızda gezmenin keyfini çıkardık. Ve fakat sonunda tek başımıza dolaştığımız patikalardan da elimiz boş çıkacağımızı anlayıp dönüş yoluna koyulduk.
Dönüşte kanyonun bir gün önce görmediğimiz bir noktası olan Yukarı Şelale'ye uğradık ve bir kez daha eşsiz manzarayla büyülendik. Oradan ayrıldıktan sonra yolda devam ederken gelen kesif bir kükürt kokusuyla durduk. Yolun sağında ve solunda yer alan çamur volkanı ve gayzerlerini burnumuzu tuta tuta gezdik. Ardından LeHardy Rapids'e giderek alabalıkların akıntıya karşı yüzmesini izledik. Ve burada gerçekten artık bir ayı görmeyi umuyorduk.
Şansımızı bir de Fishing Bridge'te deneyelim deyip akşamı köprünün üstündeki bankta oturarak geçirdik. Yanımıza yaklaşan orta yaşın üstünde bir Amerikalı bizim road trip yaptığımızı öğrenince çok ilgilendi. Meğer o da hayatında hiç road trip yapmamış 80 yaşındaki babasına sürpriz yapıp karavan kiralamış ve California'dan yola çıkmış. Uzun uzun sohbet edip de yanımızdan ayrıldığında epey geç olmuştu. Biz de Sid'i daha fazla yalnız bırakmayalım diye kulübeye geri döndük. Kapıda bizi bir kır kurdu karşıladı.
 |
Lamar Nehri |
 |
Dişi bighorn |
 |
Yukarı Şelale'nin ağzından kanyon |
 |
Çamur volkanı |
 |
Çamur volkanı |
 |
Çamur gayzeri |
 |
LeHardy Rapids |
 |
Yellowstone Gölü'nde gün batımı |
 |
Davetsiz misafirimiz |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder