Pages

25 Haziran 2012

Benim Meskenim Bağlardır Bağlar

Şirin ve tarihi bir kasaba olan Fort Bragg'de sabah ilk iş, bir doğa harikası olan Glass Beach'e gittik. İnsanoğlunun attığı taşa gülle karşılık veren doğa yılların cam atıklarını bir güzel işleyip boncuk boncuk saçmış Fort Bragg sahillerine. Bir zamanlar ilaç şişesi, reçel kavanozu, viski şişesi vazifesi gören bu camlar yıllar içinde rüzgarla, suyla yontulup insanların takı yapımında kullandığı doğal birer taş haline gelmiş. Sahil boyunca yürüyüp doğanın armağanı bu renk renk cam parçalarından topladık ve yeniden yola çıktık.

Glass Beach
California 1 karayolunu takip ettiğimiz yolda sürpriz bir şekilde karşımıza çıkıp bize kahkaha attıran Van Damme Eyalet Parkı'nı saymazsak, ilk durağımız 35 metre yüksekliğiyle Batı yakasının en uzun deniz feneri olan 1870 yapımı Point Arena Light idi. Okyanusa uzanan dar bir yarımadanın üzerinde yer alan bu fener manzarasıyla bizi büyüledikten sonra şarap diyarı Napa Vadisi'ne gitmek üzere Stewarts Point'ta sola, dünyanın adını telaffuz etmesi en zor yolu olduğuna inandığım Stewarts Point-Skaggs Springs Road'a saptık ve sapınca anladık ki burası da bir gece önce tecrübe etme fırsatı bulduğumuz California 1 gibi oldukça zikzaklı bir yol. Neyse ki buradan gündüz geçtik. Yaklaşık 45 mil başımız döne döne gittiğimiz yolu 2 saatte tamamladığımızda daha şarap tatmadan sarhoş olmuştuk bile. Ama yolun manzarasına diyecek yoktu. Muhteşem bir dağ ve vadi manzarası eşliğinde devam ettiğimiz yolda Toroslar'daki dağ köylerini aratmayacak küçük, şirin yerleşim yerlerinden geçtik.

"Van Damme, Jean-Claude Van Damme"
Point Arena deniz feneri
Point Arena deniz feneri
Stewarts Point-Skaggs Springs Road'da manzara
Napa Vadisi aslında bağları o kadar geniş bir alan kaplamasa da şöhreti ve kalitesi sayesinde Fransa'yla yarışır şarapların üretildiği bir bölge. Komşusu Sonoma'dan daha sıcak olduğu için Napa'da daha ziyade Cabernet Sauvignon ve Merlot üzümleri yetiştirilirken, Sonoma'da Pinot Noir ve Chardonnay üzümleri yetiştiriliyor. Güneye doğru yol alırken sırasıyla geçtiğimiz Calistoga, St Helena, Yountville ve Napa şehirlerinde kimi dev tesisli, kimi ise ufak aile işletmesi olan bağların üreticileri kapılarına astıkları şarap tadım ilanlarıyla yoldan geçenleri cezbediyor. Şarap turizmi öyle bir boyuta ulaşmış ki içinde teleferikle gezilebilecek bir bağ bile var. Nerede bizim bozkırın ortasında yeşeren, mütevazı Kalecik Karası bağları, nerede bu renkli ve lüks şarap dünyası. Tabi şarap üretimi turizmin bir parçası haline gelince tadım ücretleri de ona göre değişiyor. Bazı üreticilerin Chicago'da marketlerde en çok 10 dolara aldığımız 750 ml. şaraplarını burada 15-20 dolara sattıklarını görünce turist kazığı gerçeğiyle yüz yüze geldik. Ayrıca şort/sandalet kombinimiz de pek hoş karşılanmadı girdiğimiz bazı yerlerde. Velhasıl burayı ziyaret etmeyi düşünenler için tavsiyem; müşteri olarak ciddiye alınmayı istiyorsanız mutlaka business casual giyinin ve köşedeki markette daha ucuza bulacağınız markaların şaraplarına para vermeyin.

Güneşin batışıyla birlikte işletmeler tek tek kapılarını kapatıp da bütün gün şarap tatmış, kırmızı suratlı Vedat Milor'lar yalpalaya yalpalaya arabalarına binip giderken biz sisler şehri San Francisco'ya doğru yola çıkmıştık bile.

Napa Vadisi
Napa'da sokak tabelaları
Napa Vadisi
Grape Crusher anıtı
Napa Vadisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...