Mitchell ve 1880 Town'u gezdiğimiz günün akşamına doğru Badlands Ulusal Parkı'na vardık. Badlands, bizim "kırgıbayır" dediğimiz, sel suları ve rüzgarla aşınmış yeryüzü şekilleri. Vaktiyle Lakotalar bu yeryüzü şekillerinden haz etmemiş olacak, "bad land" deyivermişler adına, öyle de kalmış. Bu arazi Lakotalar için son derece kutsal. Aynı zamanda önemli bir fosil yatağı. Ice Age'deki Diego gibi kediler bir zamanlar burada cirit atarmış.
 |
Badlands Ulusal Parkı |
 |
Badlands Ulusal Parkı |
 |
Badlands Ulusal Parkı
|
Parkın içinde bu güzel oluşumları yürüyerek yakından görüp hayran kalmak için patikalar var. Biraz vakit kısıtlılığından biraz da Sid'i arabada fazla yalnız bırakmak istemediğimizden yalnızca kısa olan patikalarda yürüdük. Ayrıca patika başlarında gördüğümüz ikaz tabelaları daha uzun maceralara atılmadan arabaya dönme isteğimizi kamçılamadı desem yalan olur. Zaten Highway 240 karayolunu takip ettiğimiz için de parkın hatırı sayılır bir kısmını, arada enfes manzarayı seyretmek üzere verdiğimiz molalarla gezmiş olduk. Bir ara yolun karşısından salına salına bir kır kurdu (coyote) da geçti ki bu tablonun artık tek eksiği vardı:
Road Runner.
 |
Badlands Ulusal Parkı |
 |
Badlands Ulusal Parkı |
 |
Dikkat çıngıraklı çıkabilir |
 |
Ava çıkmış kır kurdu |
Badlands Ulusal Parkı gezimizi Highway 240 ile I-90 karayollarının kesişimindeki Wall kasabasının meşhur
Wall Drug Store'una uğramadan tamamlamak olmazdı. 1931'de kurulup babadan oğula geçen ve giderek büyüyüp çarşı boyutlarında hizmet veren bu yerin en büyük numarası kurulduğu günden bugüne yoldan geçen susamış bünyelere buzlu su ikram etmek. İçeride yok yok. Kovboy temalı dükkanlar, hediyelik eşyalar, restoran/kafe, ağaçtan heykeller... Elbette bedava bulduğumuz buzlu suyu kana kana içtik yaz sıcağında, ama en güzeli bu zamana kadar yediğimiz en iyi ev yapımı çikolatalı donutlardı.
 |
Wall Drug Store |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder