Pages

12 Temmuz 2012

Oklahoma

Sabah Oklahoma City'de, fütüristik mimarisiyle dikkat çeken ve 1958'de yapıldığı zaman dünyadaki beşinci jeodezik kubbe olma özelliğine sahip olan Gold Dome'u ziyaret ettik ve fazla vakit kaybetmeden tekrar yola koyulduk. Route 66'in tamamına yakını Oklahoma eyaletinde korunmuş olduğundan geçtiğimiz küçük kasabalarda ABD'nin yakın tarihine, Chicago'dan Los Angeles'a yapılan o yolculukların bıraktığı izlere, küçük kasaba insanlarının içtenliğine, yavaş akan hayatlarına tanıklık edebiliyorduk. O kasabalardan biri olan Stroud'a geldiğimizde Route 66'in en ünlü tarihi restoranlarından biri olan, 1939'dan beri hizmet veren ve hayatımda yediğim en lezzetli reuben sandviçi yapan Rock Cafe'de güzel bir öğle yemeği yedik.

Gold Dome - Oklahoma City, OK
Oklahoma'da tarihi Route 66 tabelası
Rock Cafe - Stroud, OK
Taş Kafe
Stroud'un içinden geçen Route 66
Stroud'dan sonra Oklahoma'nın ikinci büyük şehri olan Tulsa'ya devam ettik. Tulsa'da verdiğimiz kısa molanın ardından Route 66'in belki de en önemli simgesi olan Catoosa'daki Blue Whale'e geldik. 1972'de esprili ve romantik bir adam, balinaları çok seven karısına evlilik yıldönümü hediyesi olarak kendilerine ait gölete balina şeklinde bir su kaydırağı yaptırmış çoluk çocuk hep birlikte yüzelim diye. Fakat bu renkli, orijinal ve görkemli kaydırak gelen geçen yolcuların ilgisini o kadar çekmiş ki adamcağız onları kırmayıp kaydırağı halka açmış ve etrafına piknik masaları da ekleyip burayı Route 66'in en uğrak noktalarından biri haline getirmiş. Zamanla karı-koca yaşlanınca Blue Whale'i işletemez olmuşlar ve böylece park kapanmış. Hikayesinden çok etkilendiğimiz bu parkı gezerken tanıştığımız, bizim gibi Route 66 üzerinde 'road trip' yapan orta yaşlı bir çiftle sohbet ederken, yanımıza gelen şeker gibi amcanın o esprili ve romantik adamın oğlu olduğunu öğrendiğimizde neredeyse gözlerimiz doldu. Bize bu parkta ailesiyle geçirdiği yıllarını anlatırken gözleri parlayan amca bizim Türk olduğumuzu öğrenince "Burada kalacaksanız size sabah çok güzel kahvaltı yapabileceğiniz bir kafeyi tarif edeyim, sahibi de Türk" diyerek uzun uzun yolu tarif etti. Öyle güzel, öyle içten yardım ediyordu ki amca, kalmayacağız diyemedik ve kafeye dair övgülerini sonuna kadar dinledik.

1924'te yapılmış The Blue Dome - Tulsa, OK
Blue Whale - Catoosa, OK
Route 66 üzerinde bir sonraki durağımız Ed Galloway's Totem Pole Park idi. Ed Galloway adında bir sanat öğretmeninin emekli olduktan sonra 1937'de yapmaya başladığı ve on bir yılda tamamladığı, dünyanın en büyük beton totem direğine ev sahipliği yapıyor park. 1961'de Ed Galloway'in kanserden vefat etmesiyle uzun süre bakımsız kalmışsa da 1990'larda yapılan büyük onarımlarla bugünlere gelebilmiş. İnsanoğlunun hayal gücünde sınır tanımadığının bir kanıtı olan parkın içindeki ufak müzeyi kapanış saatini bir hayli geçirdiğimiz için gezemedik. Geceyi geçireceğimiz Cuba, Missouri'ye 450 km mesafede olduğumuz için bir an önce yola koyulmamız gerekiyordu. Öyle de yaptık.

Dünyanın en büyük beton totem direği
Ed Galloway's Totem Pole Park - Foyil, OK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...