Elimizde biletlerimiz, konserin verileceği Old Town School of Folk Music'in kapısından heyecanla içeri girerken beklentimiz sıcak bir karşılama, hatta belki hasretle kucaklamaydı (itiraf ediyorum köklerinden son derece bağımsız yaşayan ben bile arada okyanus aşırı bir fark olunca insanımı özledim). Velakin manzara tamamen farklıydı. Gülümseyerek etrafa bakarken yaş ortalaması hayli yüksek Amerikalı Türklerin arasından organizasyon komitesinden bir muhatap bulmaya çalışmakla geçen on dakikanın sonunda resepsiyonun başlayacağı saate kadar bir köşeye oturmayı tercih ettik.
Bürokrasinin ağır toplarıymışçasına arz-ı endam eden ve selamlaşıp sohbete başlayan Türk seyirci kitlesinin arasında saçını beyaz plastik çatalla toplamış bir hanımefendi dikkatimizden kaçmadı. Mevcut kitle ile kaynaşamayacağımızı anlayıp o gece için Türk içkilerinin satışını yapan büfeye ilerledik. Sofra şarabından hallice bir Kavaklıdere şarabına 5'er dolar ödeyip köşemize çekildiğimizde resepsiyonun başladığı uyarısıyla ilgili salona yöneldik. Ne zamandır yemediğimiz zeytinyağlıların, böreklerin, tatlıların hayaliyle tutuştuğumuz için bu resepsiyonu gözümüzde çok büyütmüştük. Amerikan damak zevkine uyarlanmış mezeleri buna da şükür deyip mideye indirdik.
Lamajamal grubu ile klarinetçi Jim Stoynoff'un çeşitli semai, karşılama ve taksimlere yer verdiği konserin ilk bölümünde zirve şehnaz longa oldu. Tosunpaşa'yı hatırladıkça memleket özlemi depreşmedi değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder