Pages

27 Aralık 2011

3 Film Birden

Bilge'yle dün üç film birden izledik. Hayır Kerem Sineması ayarında filmlerden bahsetmiyorum. Bildiğimiz gişe filmleri: Moneyball, A Very Harold & Kumar Christmas ve Puss In Boots.

Belmont metro durağının hemen arkasında yer alan 1912'de açılmış bir tiyatro binası The Vic Theater. Üst katı balkon, alt katı ise ayakta kullanımlı bir salondan müteşekkil bina daha çok konserlere ev sahipliği yapıyor. Konser olmadığı zamanlarda ise sinemalardakı miadını doldurmuş filmlerin gösterimi yapılıyor. Filmler hemen her hafta yenileniyor, dolayısıyla sinemalarda gösterimdeyken kaçırılmış filmler için süper bir alternatif. Bir biletle üç filmin arka arkaya izlenebildiği bu salonda en keyifli olanı da bira ve patlamış mısır eşliğinde sinema koltuğu yerine bar taburesinden film izlemek. Türkiye'de bir girişimcinin bu zamana kadar akıl etmemiş olmasına şaşırdığım bir konsept.

İlk filmimiz Moneyball. Brad Pitt'in bu yıl döktürdüğü ikinci filmi (diğeri için bkz. Tree of Life). Film 2002 sezonuna damga vuran Oakland Athletics beyzbol takımının menajerinin (Brad Pitt) finansal sıkıntılara karşı istatistike dayanarak verdiği mücadeleyi anlatıyor. Her ne kadar bir beyzbol takımı etrafında dönse de konu, film daha çok işin ekonomik boyutuyla ilgileniyor. Spor camiasında çarkların nasıl döndüğünü görmek açısından iyi bir film Moneyball. Oscar için şansı ne kadar olur bilemem ama Brad Pitt'in giderek yaşlandığına tanık olmak hayli üzücü.

İkinci filmimiz A Very Harold & Kumar Christmas. Tipik bir holiday season filmi olmasının yanı sıra Harold & Kumar Go to White Castle ile 2004 yılında başlayan serinin üçüncü filmi. Tür olarak esrar komedisine (en iyi örneği için bkz. Pineapple Express) giren serinin bu filmi maalesef ilk ikisi kadar bile iyi değil. Azınlık ve ırkçılık konularına dayanan etnik espriler artık incelik ve zeka içermiyor. İkilinin arasındaki kimya da bozulmuş gibi. Serinin dördüncü bir filmi daha kaldırmayacağı kanaatindeyim.

Üçüncü ve izlemekten en keyif aldığım film ise Puss in Boots. Farklı masalları neşeli bir senaryoyla bir araya getiren filmin en eğlenceli karakteri Zach Galifianakis'in seslendirdiği yumurta Humpty Alexander Dumpty. Özellikle kediotu için Puss'un "it's for my glaucoma" diyerek Zach Galifianakis'in Due Date filmine yaptığı gönderme oldukça hoş bir detaydı. Yine de filmin öncüsü olan Shrek'e hiç atıfta bulunmamasını eksiklik olarak değerlendiriyorum. En iyi animasyon dalında Oscar'a aday olacağı kesin ama Rango ve Tenten karşısında şansı az gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...