Pages

20 Mart 2012

St. Patrick's Day

Chicago'da mevsimler şaşırdı. Daha bir iki hafta öncesine kadar eldiven, bere dolaşırken son birkaç günde bahar denen koca üç aylık mevsimi atlayıp direkt yaza girdik. Bizde ince ceket ve spor ayakkabı olarak kendini gösteren bu sıcaklık değişimi elbette Amerikalılara atlet ve parmak arası terlik olarak yansıdı. Ha haksız da sayılmazlar zira sıcaklık 26-27 derece. Kış boyunca her şeyi çifter çifter giymek zorunda kaldığımız evde kapıyı pencereyi açtık. Sayfiye yeri gibi oldu sokağımız. Gündüzleri sessiz sakin, akşamları azalan sıcakla birlikte kendini sokağa atan insanların sesleri. Sid bile sıcaktan etkilenip kendini bir o camın bir bu camın önüne atıyor.

Geçtiğimiz Cumartesi de aynen bu anlattığım sıcak günlerden biriydi. Ve bu güneşli günde yapılacak en güzel şeyin "içimizdeki İrlandalılar"ı sevindirmek adına St. Patrick's Day geçit törenlerini izlemek olduğuna karar verdik. Bu bayramın iki mottosu var: "Donuna kadar yeşil giyin!" ve "Yeterince içmedin!" Kanımca bayramın İrlanda'dan çıkıp dünyaya mâl olmasını sağlayan da bu ikinci motto.

Yeşil adam(lar)
Hakikaten de downtown'a indiğimizde "elin İrlandalısının bayramı, bize ne oluyor ki" demeden beyaz, siyah, Hispanik, Hintli, Asyalı herkesi yemyeşil giyinmiş bulduk. İnsanlar cadde ve bulvarlarda yeşil bir sel gibi akıyordu. Her yerde İrlanda'nın simgesi shamrock (üç yapraklı yonca) asılıydı. Irish pub'ların camlarında "Yeşil bira bulunur" ilanları vardı. Herkes Millenium Park'ta yapılacak geçit töreni öncesinde Chicago Nehri'nin yeşile boyanışını izlemek için köprülere akın etmişti. Biz de iyi bir noktadan görebilmek için epey dolanmak zorunda kaldık.

Sağdaki bot boya katıyor nehre
Botların geçidi 
Balık tutmaca
Tabi bu kadar büyük çaplı bir boyama işleminde nehrin ve içindeki canlıların zarar görüp görmediği sorusu akla gelmiyor değil. Bu boyama geleneği 40 yılı aşkın süredir varmış. Ve 40 yılda doğaya zarar vermeyecek ölçüde ilerleme katedilmiş. Friends of the Chicago River örgütü boyanın çevreye etkisinin her gün nehre atılan atıkların ürettiği bakteriden daha az olduğunu öne sürüyor. Tören komitesi de bağımsız kimyagerlerin boya içeriğini test ettiklerini ve çevreye zararsız olduğunu kanıtladıklarını savunuyor. Ortaya çıkan bu göz kamaştırıcı tablonun herhangi bir canlıya zarar vermediğini bilmek sevindirici.

Nehirler Yeşil Akacak
Saat 12'de başlayacak geçit törenini iyi bir yerden izleyebilmek için koşa koşa Millenium Park'a geçtik. Güneş tam tepemizdeydi. Hava giderek ısınıyordu. Törenin ilk ekibi Chicago Belediye Başkanı Rahm Emanuel ve saz arkadaşları idi. Elbette gözlerimiz kalpleri ısıtan gülümsemesiyle Melih Gökçek'i ve misket oynayan dev Ankara kedilerini aradı. Ama uzaktan gelen gaydanın sesi bu hüznümüzü hemen dağıtıverdi.

Açmayın dedeler
Gaydalara gelesin
Törende çeşitli okulların bando takımları, dernekler, birlikler, 2012'nin seçim yılı olması münasebetiyle Cumhuriyetçi adayların seçim gönüllüleri, İrlanda halk dansı toplulukları, TV kanalları, akrobasi ekipleri, at arabaları ve ilgi çekici daha bir sürü başka ekip sırayla geçerken solumuzdan vuran güneş artık iyiden iyiye kavurmaya başlamıştı. Bu sırada izleyicilere bedava şeyler dağıtan elemanlardan bir tane şapka kapıp kafama geçirmesem beynim haşlanabilirdi, o derece.

Okul bandosu
Kendini fazla kaptırmış
At arabası
Irish stepdance grubu
Bunlar da mini dansçılar, saçlar süper!
Törenlerin olmazsa olmazı Ronald McDonald
Rakçı gençlik
Rönesans kaçkınları
Bir başka okul bandosu
Yeşil başlıklı fotoğrafçı
Güneş artık ne zaman bitecek bu tören dedirtecek kadar çekilmez hal alıp yanımıza aldığımız bir şişe su da banyo suyu sıcaklığına gelince bedava dağıtılan içeceklere gözümü diktim. Bedava olana üşüşme psikolojisinin dini, dili, ırkı yokmuş. O kadar insanın arasında "ben ben ben" diye şebeklik yapa yapa sonunda bir kadının dikkatini çektim. Kadının koca şişeyi fırlatması, benim sol elimle tutamayacağımı anlayıp devreye o anda fotoğraf makinesini tuttuğum sağ elimi sokmam ve maalesef şişenin objektife çarpması, hepsi bir saniyede oldu. Ve artık makinemiz çalışmıyordu.

Power rangers
Sevgili Elvis ve bir adet Kiss elemanı













Geleceğe dönüş
Canımız sıkkın, sol yanımız güneşten yanmış, törenin geri kalanını izleyecek keyif kalmamıştı. Biraz göl kenarına gidip kafa dağıtalım desek de güneş peşimizi bırakmıyordu. Tören alanını terk ederken cep telefonumla birkaç fotoğraf daha çekip artık dağılan kalabalıkla Michigan Avenue'ya yöneldik. Bir iki saat downtown'da takılıp eve geçtiğimizde Bilge'nin yıllar yılı başından eksik etmediği, onsuz bir yere çıkmadığı şapkasını kaybettiğini anladık. Ve bir kez daha yıkıldık.

Velhasıl, kavurucu sıcakta, gözlerimizin Yeşil Bursa'dan sonra Yeşil Chicago'ya doyduğu St. Paddy's Day bayramı, bize bir fotoğraf makinesi, bir şapka ve nurtopu gibi amele yanıklarına mal oldu. Makinemizi tamir ettirme ile yeni makine alma arasında fayda maliyet açısından en uygun kararı verene kadar fotoğraflı bir post yayınlayamayacağım sanırım.

Yüzün yarısı nar gibi
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...